İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde Cemil Tugay’ın Belediye-İş Sendikası’na yönelik “kazanılmış haklardan vazgeçilmediği takdirde 1030 personelin işine son vereceğiz” ve “sendikacı yakınlarının işlerine son vereceğiz” açıklamalarının ardından başlayan kıyım, işçilerin ardından sendika üyeliği bulunmayan ve kapsam dışı şekilde çalışan mimar, mühendis, şehir plancıları ve teknik personellere de sıçramıştı. Geçtiğimiz günlerde telefonla aranarak fesih bildiriminde bulunulan personellere resmi tebligatlar gelmeye başladı. Tebligatlarda ise “İşletmemizde yetkili Belediye-İş Sendikasına ve Türkiye İş Kurumuna bildirilmiş kanuni müteakip, kanun gereği Sendika ilgili şube yöneticileri ile İzmir’de ve Genel Merkez yöneticileri ile Ankara’da bir araya gelinerek toplu işçi çıkarmanın önlenmesi, mümkün olamadığı takdirde çıkarılacak işçi sayısının azaltılması yahut çıkarmanın işçiler açısından olumsuz etkilerinin en aza indirilmesi konuları ele alınmış, ancak anılan toplantılarda Sendika’dan sorunun çözümüne ilişkin beklenen olumlu sonuç elde edilememiştir. Açıklanan ‘zorunlu toplu çıkarma’ kapsamında, muhatabın iş sözleşmesi, 24.06.2025 tarihinden geçerli olmak üzere 4857 sayılı İş Kanunu’nun 29’uncu ve 17 ve devamı maddeleri uyarınca feshedilmiştir; iş sözleşmesinin feshi sebebiyle Kanun’dan doğan hakları kendisine ödenecektir” ibareleri yer aldı.
Kapsam dışı personellere yönelik tebligatta sendika ve TİS’in gerekçe gösterilmesi ise kamuoyunda “asıl meselenin sendika, toplu sözleşme ve emekçi düşmanlığı olduğu bir kez daha ortaya konmuş oldu” tepkilerine yol açtı. Hal böyle iken konuya ve sürece ilişkin işten çıkarılan mimar, mühendis ve şehir plancıları ile görüştük.
‘Haber vermeye dahi tenezzül edilmedi’
Emekçiler kimilerinin telefonla arandığını kimilerine ise hiçbir bildirimde bulunulmadığını kaydederken, çıkarılan bir inşaat mühendisi, “Sabah işe geldim, akşama kadar çalıştım. Gün içerisinde hiçbir bildirimde bulunulmazken, akşam işten çıkarken ESHOT kartımı basamadım. Kimi arkadaşlarımız ise sabah geldiğinde iş yeri kartını basamadı. Bizler yüz kızartıcı bir şey yapmadık, haksız hukuksuz bir şekilde işten çıkarıldık. Kiminizin 20 saniyelik bir telefon görüşmesiyle, kimimizin ise bildirimde bile bulunmaya tenezzül edilmeden işten çıkarılması onur kırıcıdır ve doğru bulmuyoruz. Öte yandan aramızda aranan, bildirilen ancak yasal tebligat almayan arkadaşlarımız da halen mevcut. Aranan arkadaşlarımız çıkarılma nedenlerini sorduğunda ‘Başkanın talimatı bu yönde’ yanıtını aldılar” ifadelerini kullandı.
‘Kimi bürokrat ve şirket avukatları dahi işten çıkarmalara inanamadı’
Açıklamaya binaen sendikalı olmadıklarını ve toplu sözleşme kapsamında olmadıklarını birkez daha hatırlatan emekçiler, “Bizler mimarlar, mühendisler, şehir plancıları olarak hiçbir hakka, prime ve ikramiyeye sahip olmadan, salt 63 bin TL sabit ücret ve 4 bin lira yemek kartı ile çalışıyoruz. Sözleşmemizde 6 ayda bir enflasyon farkı olmasına rağmen, bunu dahi alamadık. Örgütlü ve sendikalı olmadığımız için, herhangi bir güvencemiz olmadığı için buna dahi sesimizi çıkaramadık. Bugün tebligatlarımızda sendika gerekçesinin sunulmasını bir türlü anlamlandıramadık. Hatta görüştüğümüz kimi bürokrat ve şirket avukatları da ‘konunun sizinle ne alakası var’ diyerek, işten çıkarılışımıza inanamadı” ifadelerini kullandı.
‘Daire Başkanları ve İZSU Genel Müdürlüğünün haberi yok’
İşten çıkarılmalara ilişkin Daire Başkanlıkları ile görüştüklerini kaydeden emekçiler, “Daire Başkanlarımız hem kendilerinin hem de İZSU Genel Müdürlüğünün konudan haberdar olmadığını söylediler. Zaten içimizde işten çıkarıldığı gün görevlendirme yazısı alan arkadaşlarımız mevcut. Biz aktif olarak sahada çalışan teknik personelleriz. Halen birçoğumuzun sahada kontrolorü olduğumuz işler devam ediyor. Üstelik bizim yaptığımız işleri yapacak başka birileri yok” diye konuştular.
‘İZSU Genel Müdürlüğü bize sahip çıkmalı’
İZSU Genel Müdürü Gürkan Erdoğan’ın iş yerinden gözaltına alındığı sırada, meslektaşları olarak dayanışma gösterdiklerini kaydeden emekçiler, “Bizler Gürkan Bey bir meslektaşımız olarak haksızlığa uğradığında yanında olduk. İZSU önünde eylem gerçekleştirdik, dayanışma gösterdik. Bugün bizler de haksızlığa, hukuksuzluğa uğruyoruz. Kendisinden biz meslektaşlarına ve personellerine sahip çıkmasını, bizlerin sesi olmasını istiyoruz” ifadelerini kullandılar.
‘Odalar, sendikalar ve emekten yana tüm kesimler yanımızda durmalı’
Bağlı bulundukları odalarla görüşme halinde olduklarını kaydeden emekçiler, “Bizler sendika üyesi değiliz. Tek dayanağımız ve öz örgütümüz odalarımız. TMMOB zamanında her türlü hak kaybımızda yanımızda olacağını açıklamıştı. Odalarımız konunun TMMOB İKK’ya intikal ettirileceğini söyledi. Bugün odalarımızın ve TMMOB’un her türlü yanımızda olmasını istiyoruz. Kendilerinden hukuki destek sunmalarını talep ediyoruz. Sesimizi duyurmalarını, haklarımızı savunmalarını talep ediyoruz. Bunun yanısıra tüm kamuoyunu, emekten yana tüm kesimleri ve sendikaları sesimiz olmaya, yanımızda durmaya çağırıyoruz. Biliyoruz ki bu hak gaspları ancak birlikte, yan yana durarak engellenebilir” ifadelerini kullandılar.
ÇALIŞMA HAYATINDAN SAYFASINI